Arama Sonucu:

Mithat Paşa Köşkü bana bakıyor.

İncecik kıydığım soğanları, pembeleşinceye kadar sıvı yağda kavururken aklıma gelen atasözünün sahibi her kimse, kendisinin huzur içinde uyumasını diliyorum: “Emeksiz yemek olmaz.” Domates ve salçayı da tencereye ekleyip “Tamam, doğru. Emeksiz yemek olmuyor ama verilen her emekle yemek oluyor mu peki?” diye soruyorum kendime. Az evvel küp küp doğradığım patateslerin suyunu süzerken mutfağımın penceresinden uzaklara dalıp gidiyor gözlerim. Yıllar önce dillere destan bir aşka tanıklık etmiş olan Erenköy’deki Mithat Paşa Köşkü’nün yerinde, şimdi tepemizden bakan gökdelenlere istemsizce gözlerimi dikip Piraye’nin o onurlu duruşunda takılıp kalıyorum: “Verilen her emek, gösterilen her özen, akıtılan her ter damlası yemeği yemek yapar mı sahiden; Piraye?”

Mithat Paşa Köşkü bana bakıyor.

İstanbulluların, ferah yazlık köşklerinden, dönemin popüler kışlık semtleri hâline gelen Nişantaşı ve Şişli’deki küçük apartman dairelerine yavaş yavaş geçtikleri 1932 yılının o serin günlerinde, söz konusu modern evlere nazaran çok daha uygun fiyatlı olduğu için Erenköy’deki bu köşkü kiralamaya karar verir Piraye ile Nazım. Çiftin aileleri, Piraye’nin ilk evliliğinden olan iki çocuğu ve her daim kapılarını çalan dostlarıyla, ilişkilerinin muhtemelen en mutlu yılı olacaktır 1932. Sonrası malum…

Mithat Paşa Köşkü bana bakıyor.

Mevzu ister aşk olsun ister ebeveynlik ister dostluk veyahut kariyer, hatta cilt ya da bitki bakımı, verilmekte olan tüm emeklerin bazen hiçbir işe yaramayacağını bile bile, yine de emek vermeye devam etmek değil midir hayat? İlişkinize çok emek verirsiniz ancak gün gelir, ihanete uğrayıp yalnız ölebilirsiniz. Çocuğunuzu özenle büyüttüğünüz hâlde kendisi, komşunuzun o sürekli eleştirdiğiniz yetişkin evladına dönüşebilir ileride. Dostunuz; gençliğinizden beri iyi ve kötü her şeyinizi anlattığınız, dert yandığınız, sevincinizi paylaştığınız, omzunda ağladığınız o pek değerli dostunuz bir gün bakarsınız ki, özenle sıvamış kollarını, sizi sırtınızdan bıçaklamaya hazırlanıyor. İyi bir eğitim almak için yıllarca dirsek çürüttükten sonra, hayalinizdeki o firmaya girersiniz ve bin sene yaşayacakmışsınız da, bunun kırk senesini işinize feda  etmekten hiçbir zarar gelmezmiş gibi, geceli gündüzlü çalışırsınız ve üç yaptığını beş gösteren bir yalakanın, getirilmek için yıllardır didindiğiniz o pozisyonu kaptığını öğrenirsiniz. Cildinizin üstüne titreyebileceğiniz kadar titreyip tüm maaşınızı yaşlanma karşıtı kremlere yatırsanız bile, zamanın onda bırakacağı izleri engelleyemezsiniz. Salonunuzun baş köşesine koyduğunuz o muhteşem bitkinin, bir sabah uyandığınızda hayattan el etek çekmiş olduğuna şahit olabilirsiniz, kendisine gözünüz gibi baksanız, doğru ışığı ve yeterli suyu sağlasanız da. Hayat kazık atmaya doymazken bir türlü, siz her sabah yatağınızdan kalkar, yüzünüzü yıkayıp saçınızı tarar, sonra mis kokulu bir fincan kahve için mutfağınıza yönelirsiniz, hiçbir şey, hem de hiçbir şey olmamış gibi çünkü yenilgiyi kabul etmeyip tekrar ayaklanmak; hayata kafa tutmanın, kendinize biçtiğiniz değerin ve verdiğiniz emeğin en büyüğüdür, en yücesidir aslında.

Ben Mithat Paşa Köşkü’ne bakıyorum.

Patates yemeğinin huzur veren kokusu, evi yuvaya dönüştürüyor. Kapatıyorum tencerenin altını. Verilen emek, ortaya çıkan yemeğe değmiş gibi görünüyor bu sefer. Gülümsüyorum.

16 Mayıs 2022 Pazartesi

(Bu blog yazısı; çevrim içi aylık kültür, sanat ve edebiyat dergisi “Mikroscope”un 12. sayısında da yayımlanmıştır.)

38 Yorum

  1. Emek demek, ne yapıyorsak sevgiyle sabır ile yapmak demek benim için. Evet, her zaman karşılığını istedigimiz gibi almiyoruz ama varsin olsun. Her zamanki gibi kalemine ve ellerine saglik Çiğdem cigim. Sayende “gurme” okuyucular oluyoruz. Senin kaleminden kitap okuyacağım günü dört gözle bekliyorum.

  2. Hani derler ya “Neren ağrıyorsa canın oradadır”bu yazını okurken de; bence herkes neresinden yaralıysa daha açıkçası ne açıdan ihanete uğradıysa , onu hatırladı.Ama evlât,ama anne-baba,
    ama sevgili…
    Yani kısaca yine hepimizin yüreğine
    bir noktadan dokundun!

  3. İrem Konca

    Emek vermeden elde edilen hiçbir şeyin de tadı tuzu olmuyor; ne yemeğin, ne dostluğun ne de “sözde “ başarıların… ne kadar doğru gözlemler, Çiğdemim ve nasıl duru, yalın, insanı kalbinden yakalayan bir anlatım… aklına, yüreğine sağlık…❤️

  4. Mürvet Acar Odabaşı

    Emek vermezsek yarım hissederdik.. Bize olan aitliğini sorgulardık.. Kendimizden şüphe ederdik.. Bizim nesil öyle hisseder diye düşünüyorum Her yazında olduğu gibi yüreğe dokunma ve gönlün kabarıp taşması yine mevcut bu okurken yaşamış gibi hissettiren anlatımda.. Ama en iliklerime kadar hissettiğim son paragraf oldu.. Yaşam biçimim

  5. Çağatay canbaz

    Yine çok güzel bir yazı ve hayata bir dokunuş. İnsan yaşadığı hayatı ve yaşayamadığı anları sorguluyor resmen. Her emeğin karşılığını alamasak da yılmamanın gerekliliğini hatırlatan haykırış olmuş. Yoksa hayata tutunamaz zaten insan. Teşekkürler Çiğdem hocam emeğinize sağlık

  6. Yine içimizi ısıtan bir yazı geldi. O yemeği sanki ben yaptım ve pencereden dışarı bakıp uzaklara dalan bendim.. Çok sıcak ve samimi bir yazı olmuş. Harikasınız..

  7. Sehnaz SOYKAN

    Yine, yeniden okuyanin kalbinin bir tarafına muhakkak dokunduran bir yazı olmuş, bir solukta okudum. Her daim birseylere emek versek de; sonu hüsran bile olsa ertesi gün yeniden güneş doğuyor. İçimizdeki umudun hiç sonmemesi dileğiyle kalemine,yüreğine saglik

  8. Emeğimiz, hizmetimiz, ürünümüz, rengimiz bol olsun. Her emek ruhumuzu törpüleyip farkındalığımızı arttırıyor. Yeter ki emek olsun. Emeğe helali hoş olsun. Emek vermeye gönlümüz olsun.

  9. Çiğdemcim emeğine sağlık Emek vermeden birşeylere ulaşan o kadar çok insanın olduğu bu dünyada emeğiyle geçinenleri kutluyorum. Biz yinede emek vererek elde ettiklerimizin kıymetini bilelim. Emeksiz yemek bile lezzetli olmuyor çünkü

  10. Mustafa ATALAY

    Yine güzel bir konu, yine güzel dokunuşlar. Sade, öz ve dokunaklı bir yazı. Her şey için teşekkürler….
    İyi ki tanışmış, bu sıcak, içten yazılarını okuyabiliyorum. Size müteşekkirim…

  11. Burhan Kara

    “Felsefe yolda olmaktır.” der Karl Jasper.
    Shakespeare’de “büyük engellerde bulur, büyük hazzı insan.” diyor.
    Sanırım çabasını değerli kılmalı insan , onun getirdiği sonuçları değil. Al Yazmalım kitabında Aytmatov bize fısıldayıveriyor;
    “Sevgi neydi? Sevgi emekti”.
    Çiğdemciğim metaforik anlatımınla Piraye’ye Mektupları indirttin raftan bana!
    Yüreğine sağlık.

  12. Ayşe Beloğlu

    Hayat zaten emek vermek üzerine kurulu değil mi iyilik,kötülük,başarı,sevmek,üretmek hepsi emeğe dayalı.
    Tabi ki her emeğin sonu güzel de bitmeye biliyor.
    Yine çok güzel dile getirmiş sin Çiğdemcim.Kalemine, yüreğine sağlık

  13. Nasıl da gerçek bir yazı olmuş.Alkış!!!
    Her alanında “hayata kafa tutarak yaşıyoruz” ne haklısın yine Çiğdemciğim.

  14. En sevdiğim yemektir patates yemeği, senin yazıların da en sevdiğim yazılar listesinde. Anlatmıyor yaşatıyorsun, kalemine, emeğine sağlık sevgili Çiğdem.

  15. Melek Toksoy

    Kalemindeki aşkla, biz okurlarına aynı anda o patates yemeğini yaptırırken, buram buram kokuları gökyüzünde birleşti ve şunu yazdılar: Vazgeçme çünkü hayatın kendisi bu…

  16. Meral Kurulay

    Sevgili arkadaşım, tencerenin başında, karşı köşke ben bakıyordum sanki, ne içten, ne sıcacık bir yazı. Emeğine sağlık,kalemin hiç susmasın.

  17. Emek vererek alınan yolda aldığımız haz çoğu zaman sonuç değil, süreç odaklı. Niyet etmek, yoğunlaşmak, enerji harcamak, sonuçta yenileri için ilham toplamak. Senin yazılarında böyle değil mi? emek harcıyorsun, yoğunlaştığın ve haz duyduğun o kadar belli ki aynı enerjini yürekten hissediyorum. Önce emeğine saygı duyup, sonra yazılarını seviyorum. İnsan önce emeğini sever.

  18. Leyla GERELİOĞLU

    Çok doğru ; hayat bize kazığını atarken biz o kazıkları yemeğe doyamıyoruz , bunu da ben ekledim:)
    Bir çırpıda okudum , çoğu insanın içinden geçip de senin kadar kelimelere dökemediklerini yine ne güzel anlatmışsın güzel kadın.

  19. Fatma Ayten Özgün

    17 Mayıs 2022
    Yazdıklarınızı ağır, ağır okuyacağıma Kendi kendime söz veriyorum maalesef sözümde duramıyor bir çırpıda okuyorum. Her zaman’ki gibi yine güzel bir yazı okudum. Yüreğinize emeklerinize sağlık. Piraye ve Nazımı dillere destan aşklarını bilmeyen yok sanırım. Böyle büyük bir aşkta bile ihanetin olması üzücü elbette. Emeksiz hiç bir iş yok lokmayı bile çiğnemeden yatamıyoruz söz gelimi. Emek vererek yaptığımız ne olursa olsun karşılığını beklemeden yaptık.Takdir karşı tarafın. Sizi tebrik ederim tüm yazdığınız yazıları heyecanla ve haz alarak okuyorum.Teşekkürler kaleminiz kavi olsun sevgiler.

  20. Kübra Ataş

    Yine çok ince ve yerinde bir yazı. Maalesef hayat gerçekten hiçbir işe yaramayacağını bile bile emek vermektir. Tüm nankörlüğüne göz yummaktır belki de.

    Ellerinize sağlık Çiğdem Abla.

  21. Berna Uzun

    İşte hayatın özeti, çok güzel bir yazı kaleminize sağlık keyifle okudum..
    Sevgiler

  22. Sabiha Yılmaz

    Emek vermek güzeldir, karşılığını her zaman bulur mu? Hayır. Ama emek vererek yapmış olmanın mutluluğu, ruhunu doyurur insanın. Ruhu doygun insanlar da her zaman ayakta kalmayı başarır inatla.
    Yine çok güzel bir yazı olmuş sevgili Çiğdem, ellerine sağlık…

  23. Zuhal Pek

    “Kelime ustasının, zekasını ve yaratıcılığınız kaleme dökmesi.” Her defasında okuduğumda bunu görüyorum.

  24. Emine doğan

    Yine çok güzel yazmışsınız keşke herkes bizler gibi emek verip yese

  25. Özlem Özdemir

    Tam da bu günlerde çok sorguladığım bir konuya değinip yine yüreğime dokundunuz. Evet maalesef her zaman emek yemeğe dönüşmüyor ve ben bugünlerde buna rağmen kolları sıvayıp hayata kafa tutmakta çok zorlanıyorum . Oysa vazgeçmemek gerek biliyorum. Kaleminize, yüreğinize sağlık yine çok güzel bir yazı olmuş…

  26. Dikmen Urgan

    Emek vermenin hem iç huzurunu, hem asaletini, hem de hayal kırıklıklarına rağmen azimle emek vermek istemedeki o yüce insani değeri, Nazım-Piraye, Mithatpaşa Köşkü, emek ve insan olmanın çeşitli halleriyle harmanlayarak meydana getirdiğin yazının tadına doyamadım, Çiğdem’ciğim! Gerçekten artık seni doya doya okuyacağımız bir roman beklentisindeyiz seni okuyup sevenler olarak! Kalemine, EMEĞİNE, yüreğine sağlık arkadaşım!

  27. Nüget Seçmeler

    Her işinde maharetlisin layık ile yapiyorsun böylece isde yemekte ugrasida lezzetli oluyor tabii sevgini katıyorsun kalemin yine coşmuş sevgiler

  28. Olumsuzlukları bile olumluya dönüştürebilme hüneri…
    Duygular, düşünceler, gözlemler ve birikimler bir araya gelince; pınar olmuş akıvermiş kalemin ucundan…Ne güzel bir birlktelik…
    Zevle okudum. Teşekkür ederim.

  29. Selçuk Sözen

    Kolay elde edilen kolay kaybedilir derlerdi büyüklerimiz.Emek verilmeden elde edilen hiç bir şeyin kıymeti olmaz.Düşününce hayat boyu karşılık beklemeden ne çok şeye emek vermişizdir.Bu güzel yazınızı okuyunca,yaşamın kendisinin bir emek olduğunu hissediyor insan.
    Emeğinize kaleminize sağlık.

  30. Mesut Coşkun

    İnsana, yaşama dair çok hoş bir yazı. Emek bu içinde olduğumuz, koşturmacanın en güzel değerlerinden birisi. Emek verilen şey daha güzel oluyor. Sonuç her zaman senin de söylediğin gibi yemek olmasa da…
    Eline, düşüncene sağlık Çiğdem.

  31. Şükran selçuk

    Yine keyifle okudum yazdıklarını. Emeğine yüreğine sağlık bir sonrakini sabırsızlıkla bekler oldum.sevgiler çiğdem hanım .

  32. Esin Arkan

    O kadar güzel anlatıyorsun ki, okumuyorum yaşıyorum. Ama bir tarafım eksik kalıyor. Sanki hepsini anlatmamışsın, bizden bişeyleri saklamışsın gibi. Lütfen artık roman yaz. Söz bir oturuşta bitireceğim. Zaten bu anlatımla aksi düşünülemez.

  33. Füsun Sunter

    Neden bilmem gözlerim yaşardı okurken..Hep buluyorsun dokunacak bir yer be Çiğdem!
    Ayrıca @Emel Bilgin’e sonuna kadar katılıyorum ve biliyorsun ki sana söyleyip duruyorum..yüreğine ve kalemine sağlık.

  34. Mustafa Anlar

    Nazım’la Piraye’nin resmini görmeseydim yazının üst başında ve Mithat Paşa köşkü yazmasaydı girişte, “Hah, Çiğdem bu sefer mutfak sanatlarına edebi bir dalış yapmış galiba” diyecektim. Ama işin içinde Nazım olunca, aşk, emek, hüsran, aldatılmışlık, terkxedilmişlik, umut, yalnızlık, gene umut gibi duyguların Çiğdem’in güzel Türkçesiyle harmanlanmış olduğunu, her şeye karşın umut etmenin (güzel günler göreceğiz çocuklar) dayanılmaz çekiciliğini bulacağını daha okumadan hissediyor seni az çok tanıyanlar.
    O zaman ayağa kalkalım, daha önce her kalktığımızda birileri arkadan vurmuş olsa da, umutlarımızı hançerlese de.

  35. Mine Aksoylu

    Yine kağıtla kalemin aşkı dile gelmiş, harika bir anlatımla ,yazıni ,içindeki dramı , siyah beyaz bir filmin fragmanı gibi izledim.Emek verilen herseyde, bir başka huzur vardır.Emeginin karşılığını görememekten insanda isyan olsada; Yaradana sığınıp, herseyde bir hayır vardır, tevekkuluyle yine de ,emeğe saygı hep vardır.Kiymet bilmeye gelince, o insanın değerinin ölçüsüdür canim.Insanin emek vererek ürettiği, faydalı olduğu herseyde ,iç huzuru ,kendine olan saygısı vardır.Tipki düşüncelere dalarak, emek verip pişirilen o patates yemeğini yedikten sonraki mutlu insan huzuru gibi…Her anlatımın , bir öncekinden daha da keyif vermeye başladı Çiğdem Çiçeğim.En guzeli de ,hem bilgi sahibi olunup, hem düşünmeye sevkeden satırlarinda, kısa bir flim izliyorum hazzindayim.Kaleminin mürekkebi hiç mi hiç tükenmesin.Kagitla kaleminin aşkının şahidi olalım.

  36. Emel Bilgin

    Yazdığın her yazıda okuyana mutlaka bir katkı sağladığın yazılarını okudukça içimde yine bir ses haykırıyor.Sen o sesi biliyorsun ama diğer okurlar da bilsin ki taraf olup bana destek çıksınlar.Yine kaleminden gurme lezzetler damlamış da tadı damakta kaldı her zamanki gibi.Artık bir roman yazsan da okuyup da bitirmeye kıyamasak.Emeklerine sağlık canım

  37. Necati Hakoğlu

    Yine her zamanki gibi insanın yüreğine dokunan, uzaklara götüren bu güzel yazının yanında yapılan yemeğin de, verilen emeği yansıtacak lezzeti taşıdığını düşünüyorum.
    Kalemine yüreğine sağlık..
    Selam ve sevgiler..

Bir yorum Yaz