
Recep Ahmet Mercan Ortaokulu (Marmara Adası) 8. sınıf öğrencisi Haktan Yalınöke Çelik, ortaokul öğrencileri arasında T.C. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen yarışmada, aşağıdaki kompozisyonuyla Türkiye ikincisi oldu. Ödülü, 23 Nisan haftasında TBMM’de düzenlenen törenle kendisine takdim edildi.
Küçüktüm. Belki de küçücüktüm. Hatırladığım en sıcak nisan günüydü belki de. Harıl harıl çalışmıştık o hafta. Annemin boynuma taktığı kırmızı papyon ve gülümseyişi eşlik ediyordu o sıcak nisan gününe. Anaokuluna gidiyordum. İlk kez, o sıcak nisan gününde duymuştum o cümleyi: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
Neydi 23 Nisan? Neydi ki ulusal, egemenlik? Neydi o çocuk bayramı, kimdi? Neydi bu kocaman sözcükler? Çok üstünde durmamıştım şarkıların sesini duyunca. Kırmızı papyonum, güneşten kamaşan gözlerim, şarkılar, oyunlar… Hemen unutturmuştu bana. Annemin o tatlı yüzünü görmeseydim belki de bir daha hiç düşünmeyecektim.
Yine yeni bir nisan… Sonra yine yeni bir nisan… Gösterilerimiz değişti, kıyafetlerimiz değişti, şarkılarımız değişti, güneşin sıcaklığı bile değişti ama coşkumuz hiç değişmedi. Bir de annemin o tatlı yüzü değişmedi.
Değişmeyen bir şey daha vardı elbet. Her nisan duyduğum ve her seferinde biraz daha üzerinde düşündüğüm o cümle: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Ömrümden yedi nisan daha geçti. Bazıları yağmurluydu, bazıları kapalı, bazıları ise güneşli. Hangi nisan bana cevap verecekti? Neydi ki 23 Nisan?
Ömrümden tam on üç nisan geçti. Bugün burada yine kendime şu soruyu soruyorum: “Neydi 23 Nisan?” Hangi cevabı versem hep eksik bir şey kalacağını biliyorum ama şunu da söylemeden edemiyorum: “Belki de o gün taktığım kırmızı papyondu 23 Nisan. Marmara’nın mermeriydi 23 Nisan. Belki de annemin yüzüydü 23 Nisan. Belki de hepsiydi 23 Nisan.”
Gerçekten neydi 23 Nisan? Neydi Ulusal? Neydi Egemenlik?
Konya’da Mevlana’ydı.
Karadeniz’in kokusu, Akdeniz’in yosunuydu 23 Nisan.
Anadolu’ydu.
Meclis’ti 23 Nisan.
Belki Ağrı’nın zirvesiydi.
Bingöl’dü 23 Nisan.
Siirt’te İbrahim Hakkı’ydı.
Giresun’du.
Bütün cihandı belki de.
Bursa’da Emir Sultan’dı.
Ilgaz’dı, Yıldız’dı.
Trabzon’du, Rize’nin maviyle karışık yeşiliydi.
Aziz şehir İstanbul’du belki de.
Amasya’nın varlığıydı.
Erzurum’un kalesiydi belki.
Neydi 23 Nisan? Neydi bu 23 Nisan?
Saman kâğıdı ve koza kokan, kadim Bursa’ydı.
Çanakkale’nin huzuruydu.
Balıkesir’de Seyit Onbaşı’ydı 23 Nisan.
İnsanın ömrüne anlam yüklemesiydi.
Belki de şu an denizde balık tutan Engin Amca’nın taze balıklarıydı 23 Nisan.
Her nisan aradığım cevap bunlardan hangisiydi? Hepsi miydi? Hiçbiri mi? Neydi 23 Nisan?
Geriye son bir şey söylemek gerekiyorsa:
Aydın’ın efesiydi 23 Nisan.
İzmir’e heyecanlı gidişti,
Ankara’nın hayaliydi 23 Nisan.
Samsun’un rüyasıydı,
Kurtuluş yoluydu 23 Nisan.
Hastanedeki Ahmet Amca’ydı,
Teyzemin yazmasıydı 23 Nisan.
Belki de bendim 23 Nisan.
Kırmızı papyonumdu belki de.
Atamın masmavi gözleriydi 23 Nisan.
Gelecekti, geçmişti ve şu andı 23 Nisan.


Aslen, Artvin Ardanuçlu. 9 Ocak 2010’da Rize’de doğdu. Aynı yıl, babasının tayini sebebiyle, ailesiyle Marmara Adası’na geldi. Babası radyoloji uzmanı, annesi ev hanımı. Üç kardeşin en küçüğü.
Marmara Merkez İlkokulu’ndan mezun olduktan sonra, Recep Ahmet Mercan Ortaokulu’na başladı. Şu an 8. sınıf öğrencisi ve LGS’ye hazırlanıyor. Müzik dinlemekten, dizi izlemekten, yemek yapmaktan hoşlanıyor.
4 Yorum
Gencimizi duyarlı yazısından dolayı kutluyorum.sevgiler
Süper! Akıl yaşta değil baştadır. Atasözünün isbat edercesine bir yazı ile karşı karşıya kaldığımı gördüm. Kalemine, yüreğine kuvvet. Güzel bir ömür… Gönüllere dokunan güzel hikayeler görmek dileğimle … Başarılar…
Bu arkadaşımız yazmak için doğmuş sanki okurken tüylerim ürperdi gerçekten çok çok güzel ve farklı . Cümleleri çok şeyi kucaklayan ve bayram coşkusunu derinden hissettiren bir his yarattı bende. Tebrik ediyorum.
Bu muhteşem yazıyı bir 8nci sınıf öğrencisinin yazmış olması inanılmaz.
Haktan yolun açık olsun,sakın yazmayı bırakma..